(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Emekli maaşı Aralık sonunda 1 Ocak'taki 10 bin lira 1872 lira kaybetti. Yani bugünkü 10 bin lira o günkü 8 bin 200 lira oldu. Emeklinin sesini duymuyorlar. Biz bütün bir kampanya boyunca emeklilere dedik ki; bizimle olun, yanımızda olun, sesinizi duyuracağız. Koştular geldiler. Türkiye'nin dört bir yanında bizimle oldular. Şimdi o emeklileri unutmuş değiliz. Şimdi onlarla birlikte olma zamanıdır. Şimdi CHP olarak bütün emeklileri ve onlara destek vermek isteyenleri 26 Mayıs Pazar günü Ankara'daki Büyük Emekli Mitingine davet ediyorum" dedi.

Özgür Özel, partisinin grup toplantısında, dördüz kardeşlerin partiye üyelik rozetlerini taktı. Özel, daha sonra yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

"BU SALONDAKİ HERKES DENİZ GEZMİŞ'İN KARDEŞİDİR"

"1990'lı yıllarda hak temelli gazetecilik yapan, maalesef memleketinden, doğduğu topraklardan uzakta Almaya'da geçen hafta hayatını kaybeden Celal Başlangıç'a bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Dün bir başka acının, utancın yıldönümünde yıl dönümünde Cumhuriyet Halk Partisi il örgütüyle, gençlik kollarıyla birlikte kol kola Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın hatıraları önünde anma törenindeydik. 52 yıl önce yaşanan bu büyük acıya hep birlikte bir kez daha ortak olduk ve orada Deniz Gezmiş'in ağabeyi Bora Gezmiş arkada bir yerdeyken onu yanıma çağırdığımda yanıma geldiğinde şöyle dedi; 'Sayın Genel Başkan, siz beni dinlediğiniz için, ağabeyi kardeşi olarak çağırıyorsunuz ama buradaki herkes onun kardeşidir'. Ben de burada onun yaptığı tanımlamaya uygun olarak söylüyorum ki bu salondaki herkes, bu partideki herkes onların kardeşidir. Onların yolu tam bağımsız Türkiye yolu, Cumhuriyet Halk Partisi yoludur.

"HİÇBİR GAZETECİ YALNIZ DEĞİLDİR"

CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL ATA’NIN HUZURUNA ÇIKTI, ALTI KARANFİL BIRAKTI CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL ATA’NIN HUZURUNA ÇIKTI, ALTI KARANFİL BIRAKTI

Şimdi burada çağrımız şudur; biz geçtiğimiz yasama döneminde 27 Mayıs darbesine ilişkin Menderes'in, Zorlu'nun, Polatkan'ın idam kararlarını yok sayan bir yasal düzenlemeye imza atmıştık. Şimdi 2024 yılında 52 yıl önce karıncayı incitmemişlere, anayasal düzeni savunanlara, 12 Mart darbesini muhtırasının anayasaya yaptığı tahribata itiraz edip anayasayı savunanlara anaysal düzeni ortadan kaldırmak iftirasıyla idam cezası verilen o kararı ortadan kaldıracak bir yasal düzenlemeyi hep beraber yapmak üzere çağrıda bulunuyorum. Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından biri ve bir ülkede tam tam demokrasi olması basın özgürlüğünün olmasıyla mümkündür. Ve geçtiğimiz hafta dünya basın özgürlüğü günü kutlanırken değerli gazeteci Barış Terkoğlu'na iki yıl hapis cezası verildi. Ne çekti bu Barış'lar? FETÖ yargıya egemenken bu gerekçelerle ceza alıyorlardı güya FETÖ yargıdan temizlendi yine aynı gerekçelerle ceza alıyorlar. Akın Gürlek seyyar giyotindir, adaletin katilidir. Türkiye Cumhuriyeti'ne mahkeme mahkeme gezdirilip adaletin giyotili olan birisi şimdi Adalet Bakan Yardımcısı'dır ve halen daha gazetecilerle uğraşmaktadır. Ne Barış ne Pehlivan ne bir başka gazeteci yalnız değildir. Kimsenin arka bahçesi olmayan bu özgür gazetecileri onların basın özgürlüğü hakkını, eleştirme hakkını ki beni de eleştirmekte...

"1 MAYIS'TAKİ UTANÇ DUVARI TARİHE GEÇTİ"

Son 22 yılda hukukun aldığı yer alan anayasanın yaşadığı tahribat, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına anayasal zorunluluğa rağmen uyulmamasının sayısı örneğini yaşadık. Bunlardan bir tanesi de geçtiğimiz hafta bir 1 Mayıs'ta oldu. Öncesinden konuştuk sonrasında çağrıda bulunduk. Arabuluculuk teklif ettik. Hatta arama noktalarında görev almayı dahi kabul ettik ama tüm önerilerimiz reddedildi. Elimiz, emekçinin eli havada bırakıldı ve Anayasa Mahkemesi'nin geçen hafta burada okuduğum açık kararına rağmen 1 Mayıs'ta Taksim emekçilere kapatıldı. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen örülen utanç duvarını gördük. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kıymetli surların önüne, tarihi kemerlerin önüne, aralarına tomaları, polisleri dizerek orayı bir utanç duvarı haline getirdiler. Bu utanç duvarı maalesef tarihe geçti. O gün birileri anayasaya uymadılar. Anayasa'ya uymadıkları için emekçileri içeri almadılar. Gösterilen anlayış kıymetliydi ama ardından 49 yurttaşımız, evladımız 1 Mayıs günü orada yaşananlar önce gözaltına alındılar ve tutuklandı. Bir tarafta anayasa mahkemesi kararına direnen kanunsuz emir verenler, karşılarında ve toplantı yürüyüşü kanununa uymadı diye gençleri gözaltına alıp tutukluyorlar. Yani suçluların mağdur, mağdurların suçlu ilan edildiği bir süreçteyiz.

"EMEKLİLER BAYRAMDA MEMLEKETLERİNE GİDEMEDİ"

İktidarın kötü ekonomi yönetimi, emekliye, memura, alın teriyle geçinen her türlü yurttaşımıza büyük bir çöküş yaşattı. Hayat pahalılığını, yüksek enflasyonu, artan kiraları, Türk Lirası'nın aşırı değer kaybedişini hep birlikte yaşıyoruz. Avrupa Birliği Komisyonu'nun yaptığı bir çalışmaya göre kira sorununda Avrupa kentleri arasında vatandaşın en çile çektiği kira sorununun en yüksek olduğu kent İstanbul. İstanbul'daki ortalama kira 23 bin lira, 650 Euro. En düşük emekli maaşı ise 10 bin lira. Asgari ücret 17 bin lira, ortalama kira 23 bin lira. Bunun Avrupa'da bir örneği yok. Yani bir kentte çalışan emekliye, bir kentte çalışan emekçiye ortalama kiranın yüzde 20 altında asgari ücreti örneği yok. Ortalama kiranın yarısından az emekli maaşı olan Dünya'da hiçbir ülke yok. Bu yüzden emeklimize ve emekçimize yapılan bu zulmün altını dikkatle çiziyoruz. İstanbul Planlama Ajansı'nın raporuna göre geçen bayramda İstanbulluların yüzde 70'i şehirdışına hiç çıkmadılar. Bırakın tatile gitmeyi, memleketlerine gidemediler. Sivas'a gidemediler, Trabzon'a, Malatya'ya gidemediler, Ordu'ya gidemediler. İstanbul'un en yüksek göç alan bu kentlerine anasının, babasının elini öpmeye, gidemeyen bir kentten bahsediyoruz.

"KARTININ ASGARİ BORCUNU ÖDEYEBİLENLER YÜZDE 35'E DAYANMIŞ"

Önümüz Kurban Bayramı ve yine bırakın kurban almayı Kayseri'ye otobüs bileti almanın maaşı aştığı bir süreçteyiz. İstanbullu kredi kartı borcunun sadece asgari tutarını ödeyebilenler yüzde 35'e dayanmış. Yine yüzde 4'ü askeriden az, yüzde 8.6'sı ise hiç ödeme yapamıyor. Kredi kartının borcunu asgariyenin üzerinde kapatan iki kişiden biri var. Diğer bütün kişiler borç sarmalı içinde yuvarlanıyor. 'KDV oyunları yapılıyor' demiştik, Bakan yalanlamıştı. İşte şimdi temel gıda maddelerinin KDV'si 1'ken Maliye Bakanlığı'nın uydurduğu ve kanuna açık aykırı bir vergi hilesiyle örneğin ekmeği fırından alırsanız yüzde 1'le alıyorsunuz, pastaneden alıranız KDV'sini yüzde 10'a çıkardılar. Bunların hepsi KDV oyunlarıdır Şimdi yeni bir hazırlık var. Biliyorsunuz Türkiye'de KDV oranı yüzde 20. Yüzde 10'luk ve yüzde 1'likle listelerin ilanıyla oluyor. Pandemide yüzde 18'den 8'e inen şu anda yüzde 10 olan mobilyadaki, eğitim harcamalarındaki, sağlık harcamlarındaki ve daha Mehmet Şimşek'in aklındaki pek çok başlıkta liste oyunuyla KDV 10'dan 20'ye çıkartılıyor. Aynı ürünü alınca fabrikatörle işçisi aynı vergiyi ödüyor. Oysa ki çok kazananın gelirinden çok, az kazananın az, hiç kazanmayanın hiç vergi vermemesi lazım. Bu adaletsizliğe isyan ediyoruz.

"26 MAYIS'TA BÜYÜK EMEKLİ MİTİNGİ DÜZENLEYECEĞİZ"

Emekli maaşı Aralık sonunda 1 Ocak'taki 10 bin lira 1872 lira kaybetti. Yani bugünkü 10 bin lira o günkü 8 bin 200 lira oldu. Artık enflasyon düzenlemesi yapılırsa asgari ücretin bugün 21 bin 800 lira olması lazım. Ama birileri enflasyon düzenlemesi yapmamakta, emeklinin durumunu iyileştirmemekten çünkü para bulamamaktan şikayet ediyor. Emeklinin sesini duymuyorlar. Biz bütün bir kampanya boyunca emeklilere dedik ki; bizimle olun, yanımızda olun, sesinizi duyuracağız. Koştular geldiler. Türkiye'nin dört bir yanında bizimle oldular. Şimdi o emeklileri unutmuş değiliz. Şimdi onlarla birlikte olma zamanıdır. Şimdi CHP olarak bütün emeklileri ve onlara destek vermek isteyenleri 26 Mayıs Pazar günü Ankara'daki Büyük Emekli Mitingine davet ediyorum.'' 

(SÜRECEK)

 

 

Kaynak: anka