Türkiye’nin 2021 yılında Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, hukuki ve toplumsal mücadelelerle hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Kadının İnsan Hakları Derneği (KİH), sözleşmeden çekilme kararına karşı iki buçuk yılı aşkın süredir yürüttüğü hukuki süreci Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, kadın örgütleri, hukukçular ve geniş toplum kesimlerinin sert tepkilerine rağmen 20 Mart 2021 gecesi Cumhurbaşkanı kararıyla alındı. Türkiye böylece, bir insan hakları sözleşmesinden tek taraflı çekilen ilk ve tek ülke oldu.
TARİHİ DURUŞMA VE DANIŞTAY’IN RET KARARI
Söz konusu kararın iptali için Kadının İnsan Hakları Derneği’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda kurum Danıştay’a başvurdu. 28 Nisan 2022’deki duruşma, Danıştay tarihinin en kalabalık duruşması olarak kayda geçti. KİH’in açtığı davanın esas duruşması ise 28 Kasım 2023’te Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü.
Duruşmada, İstanbul Sözleşmesi’nden yalnızca "kâğıt üzerinde" çıkıldığı vurgulanarak, toplumun büyük bir kesiminin sözleşmeye sahip çıkmaya devam ettiği ifade edildi. Ancak Danıştay 10. Dairesi, aralarında KİH’in de bulunduğu tüm başvuruları oy çokluğuyla reddetti. Danıştay savcılarının aksi yöndeki görüşleri dikkate alınmadı.
AYM SÜRECİ VE BAŞVURU GEREKÇESİ
Ret kararının ardından Aralık 2024’te temyiz başvurusu da reddedilince KİH, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, “örgütlenme özgürlüğü” ile “adil yargılanma hakkı”nın ihlal edildiği savunuldu. Ancak daha önce Şenal Sarıhan ve 29 Ekim Kadınları Derneği gibi başvurularda AYM’nin gerekçesiz ret kararları vermesi, başvurudan sonuç alınamayacağı yönünde güçlü bir kanaat oluşturdu.
Bu nedenle, iç hukuk yollarının tükendiğini belirten KİH, 18 Nisan 2025 tarihinde AİHM’e başvurdu.
AİHM’ye yapılan başvuruda şu ihlaller sıralandı:
- Örgütlenme özgürlüğü
- Adil yargılanma hakkı
- Etkili başvuru hakkı
- Ayrımcılık yasağı
Dernek, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin hukuki zemine dayanmadığını; kararın kanuni bir dayanağının olmadığını, meşru bir amaç taşımadığını ve demokratik toplum düzeninde gerekli veya orantılı bir işlem olmadığını vurguladı.
Başvuruda ayrıca çekilme kararının aşırı sağcı grupların siyasi baskısıyla alındığı, bu karar sonrası kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi ve şiddet olaylarının arttığı da belirtildi.
KİH, AİHM’ye gönderdiği başvuruda mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararını beklemesi halinde tekrar başvuru yapabileceklerini de bildirdi.
“SÖZLEŞME BİZİM, VAZGEÇMİYORUZ”
KİH tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Şiddetten uzak, özgür ve eşit yaşamak bir Cumhurbaşkanı kararıyla bizlere lütfedilmediği gibi, bir Cumhurbaşkanı kararıyla da elimizden alınamaz. Mahkemenin kararı ne olursa olsun bu gerçeği değiştirmez. Haklarımıza, varoluşumuza ve özgürlüğümüze yönelen politikalara karşı hem sokakta hem hukuk önünde mücadele etmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi bizim, vazgeçmiyoruz.”
AİHM’in bu başvuruya vereceği karar, sadece Türkiye’de değil; toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı yükselen küresel tehditlere karşı da önemli bir emsal teşkil edecek.