Politika

"Yaşadığımız Sosyal, Siyasal ve Ekonomik Buhrandan Uzaklaşarak Çıkabiliriz "

“BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZIN HAKKINI VE HUKUKUNU KORUYAN BİR İKTİDARI KURACAĞIZ” Bu yol göstericiliğin en önemli işareti de bizzat kurucusu olduğu siyasi hareketin Milli Görüş adını taşımasıdır. Erbakan’ın milliliği ve vatanseverliği, siyasi rakiplerini düşman olarak gören bir millilik ve vatanseverlik söylemi değildir. Herkesi kuşatan ve kucaklayan bir millilik ve vatanseverliktir. Erbakan’ın milliliği ve vatanseverliğinde kin ve nefret yoktur. Çatışma ve kavganın yerine barış ve uzlaşma vardır. Erbakan şöyle diyordu: ‘Çoğunluk bende, istediğimi yaparım diyemezsin. Azınlıkta bulunanların da hakları var. Onların da hakkını ve hukukunu koruyacaksın. Çokluk hak sebebi olamaz’ diyordu. Dolayısıyla bu cümleden yola çıkarak ve adaleti özne yaparak, şu cümleyi kurabiliriz. Bu güzel ülkede sadece bizi oylarıyla iktidara getiren vatandaşlarımızın değil bütün vatandaşlarımızın hakkını ve hukukunu koruyan iktidarı, Allah’ın izniyle kuracağız. “BİZLER KİMSEYE ZULMETMEMELİYİZ” Yine merhum Erbakan’ın dediği gibi ‘birileri kendini imtiyazlı sayıyor, ayrımcılık yapıyor, imtiyaz da hak sebebi olamaz.’ Kimseye iktidar olmaktan kaynaklı imtiyaz verilmemeli. Kamunun her türden birikimi, gücü ve kuvveti iktidar sahipleri için değil herkes için eşit ve adil kullanılmalı. Kimse yaşamın hiçbir alanında ayrımcılığa maruz bırakılmamalı. Hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli. Birlikte üretmeli ve hakça bölüşmeliyiz. Herkesin inancına ve inanç pratiğine saygılı, bu inanç pratiklerinin koruyucusu ve güvencesi olmalıyız. Çünkü biliyoruz ki aksini yaptığımızda zulmedenlerden oluruz. Bizler kimseye zulmetmemeliyiz. “HELALLEŞME GEÇMİŞLE YÜZLEŞEBİLMEKTİR” Helalleşme çağrısını ilk olarak geçen yıl düzenlenen merhum Erbakan’ı anma toplantısında dile getirmiştim. O gün, ‘Tüm bu kırgınlıkları ve acıları gidermeliyiz. Bütün bir geçmişi bir yana bırakarak helalleşmeliyiz’ demiştim. Grup toplantısında detaylandırdığım helalleşme çağrısını, ilk ifade ettiğim yerin, merhum Erbakan için düzenlenen bir anma toplantısında olmasının memnuniyetini taşıdığımı ifade etmek isterim. Benim için helalleşme, yaşanan mağduriyetlere istinaden; oluşan hukuki hak ve taleplerden vazgeçmek değildir. Yaşanan acıların yarattığı kişisel ve toplumsal yaraları sineye çekmek, geçmişi unutmak veya unutturmak da değildir. Aksine helalleşme geçmişte her ne gerekçeyle, her ne yaşanmış olursa olsun yaşananların hukuki, ahlaki ve vicdani sonuç ve sorumluluklarından kaçmamak ve kaçınmamaktır. Helalleşme geçmişimizle yüzleşebilmek demektir. Biz siyasetçilerin birbirine yönelik olarak ve eğer mağduriyetlerine neden oluğumuz kişiler varsa onların da karşısına içtenlik ve samimiyetle çıkıp özür dileyebilmektir. “HELALLEŞME, HESAP SORMAYI ENGELLEMEZ” Özetle benim için helalleşme hep birlikte, hep beraber yeni bir gelecek inşa edebileceğimize yönelik inancımın tezahürüdür. Karşılıklı razı olma halidir. Karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayalı kardeşlik ortamını kurabilme düşünce iklimine sahip olmaktır. Ancak helalleşme nerede bir kötülük varsa o kötülüğü yaratanlardan ya da tüyü bitmemiş yetimin hakkına ve beytülmale el uzatanlardan bağımsız ve tarafsız yargı yoluyla hesap sormayı engellemez. Çünkü helalleşme kimseye kin tutmamaktır ama haksızlıklar karşısında da dilsiz şeytan olmamaktır. Bunu başardığımızda, ki başaracağız devletimiz adil olacak ve bu adil devletin yurttaşları insanca yaşayacaktır. “EN GEÇ BİR YIL SONRA ÇOK DAHA GÜZEL BİR NOKTADA OLACAĞIZ” Beş yıl öncesine göre çok daha güzel bir noktadayız. En geç bir yıl sonra; yani cumhuriyetimizin 100. yılında çok daha güzel bir noktada olacağız. İnanıyorum ki Büyük Önder Atatürk’ün kurucusu olduğu Cumhuriyetimizin 100. yılında, cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Çünkü demokrasi, yaşadığımız sorunların çözümünün tek ilacıdır. Bu duygu ve düşüncelerle 54. Hükümetin Başbakanı, aynı zamanda bürokratken benim de başbakanlığımı yapmış olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle anıyorum.”