“Ya oturup ağlayacağız ya da bu oyunun keyfini çıkaracağız” diyen Ören; yazdığı oyunla insanlara düşünce yapısını aktarmayı amaçlıyor. Yarın seyircisi ile buluşacak İki Davetli bize şöyle sesleniyor:
“Hiçbirimize dünyaya gelirken “bu oyunu oynamak ister misin?” sorusunu sormadılar, evet. Oyundan çıkmak için yalvaranlar, oyunun bir an önce bitmesini isteyenler, oyun ya hiç beklemediği bir anda biterse diye endişe edenler, senaryoyu beğenmeyenler, senariste isyan edenler/şükredenler/tapanlar/reddedenler/bi türlü emin olamayanlar; oyunculardan memnun olmayanlar, yan karakterlere fazla anlam yükleyenler, başrolleri çok geç fark edenler, asıl başrole değer vermeyi zor öğrenenler, ana fikri bir türlü çözemeyenler, anlam veremeyenler, fazla anlam yükleyenler… Bu sahnede bize biçilen rolleri oyunun sonuna kadar oynamaya çalışıyoruz. Bazılarımız rolün hakkını veriyor, bazılarımız güçlük çekiyor, bazılarımız üstesinden gelemiyor.
Bu kadar fazla ihtimal varken aslında iki seçeneğimiz var; ya oturup ağlayacağız ya da bu oyunun keyfini çıkaracağız.”
Seyirci tarafından takdir toplayan çift komedisi, eğlendirirken düşündürüyor.
İki Davetli oyununun yazarı Volkan Ören ile konuştuk:
İki Davetli oyununu ne zaman kaleme aldınız? Sahneye çıkış süreci nasıl oldu?
2022 yılında Müjdat Gezen Sanat Merkezinde ilk 10 dakikasını yazmıştım. Sonrasında 60 dakika haline getirip 2023 yılında oynamaya başladık. Muhtemelen bir 70 sene daha oynar bırakırız. Fazlası abartı olur çünkü.
İki Davetli oyununda neyi amaçlıyorsunuz?
Kafamın nasıl çalıştığını insanlara aktarmak istiyorum. Oyunun mesajı da çok net aslında; ya oturup ağlayacağız ya da bu oyunun keyfini çıkaracağız...
Oyunu ilk oynadığınız an neler hissettiniz, dönüşler nasıl oldu?
Büyülü bir şeyler hissettim cevabını vermeyi çok isterdim ancak öyle olmadı, oyunda olmayan yerleri hızlıca tespit edip tekrar düzenleyip oynadık. "İlk oynadığınız an" sorusunun karşılığı olan his herhalde 12.oyunda falan oldu bende. Her şeyiyle tam, tatmin olmuş, sanki görevimi yerine getirmiş gibi hissetmiştim. Oyuna karşı dönüşler hep iyiydi enteresan bir şekilde, bunu ben de anlayamıyorum.
Sahnelenme sürecine kadar yaşadığınız zorluklar oldu mu? Olduysa nelerdir?
Elbette birçok zorluk oldu. Kendi tiyatrosunu yapmak isteyen her insan bunlarla karşılaşıyordur az çok. Kötüyü konuşup içinizi karartmak istemem o yüzden bu süreçleri anlatmasam daha iyi olur.
Ülkemizin sanata verdiği değer hakkında neler düşünüyorsunuz? Memnun musunuz, değilseniz neden?
Ülkeden ziyade devletimizin sanata verdiği değeri konuşmamız daha doğru olur. Ancak onu da istediğimiz gibi konuşamayacağımız/ konuşturmayacakları için ne söylesem eksik kalır. Bence hiçbir şey söylemeden birçok şey söyledim aslında.
Teşekkür ederim.