Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, “On gün önce Süleyman Soylu, Antep’e patronların çağrısı üzerine geldi. Soylu gittikten sonra işçilerin iş ve ekmek mücadelesini boğmaya çalışıyorlar” dedi. Gaziantep’teki sendika ve sivil toplum kuruluşları, Yeşilsu Parkı’nda; Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’ndeki işçi eylemlerinin engellenmesine ile ilgili açıklama yaptı. Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi Temsilcisi avukat Bülent Duran, eyleme katılan kuruluşlar adına yaptığı ortak açıklamada; emekçilerin ülkenin dört bir yanında “yapılan zamlar geri alınsın, bu faturaları ödeyemiyoruz” diyerek sokağa çıktığını söyledi. Duran, şöyle konuştu: “Bunun karşısında patronlar işçilere sefalet ücreti dayatıyor. Antep Başpınar OSB’de de başta tekstil ve dokuma işçileri patronların sefalet ücreti dayatmasına karşı isyan ediyor. Son 3 haftada 30’dan fazla fabrikada on binin üzerinde işçi, patronların verdiği düşük zamma karşı iş bıraktı. Her şeyin fiyatı en az yüzde yüz zamlanmışken, bütün zenginliği yaratan, patronlara rekorlar kırdıran işçilere yüzde 50 zam veriliyor. “PATRONLAR TEHDİT EDİYOR” İşçiler, kölelik koşullarına karşı insanca yaşanacak ücret, insanca çalışma koşulları istediğinde karşısında yalnız kendi patronunu bulmuyor. Antep’in en büyük tekstil patronlarından Ahmet Şireci gibi bazı patronlar ise işçilerin yaptığı eyleme desteğe giden BİRTEK-SEN genel başkanı Mehmet Türkmen’i tehdit ettiriyor, peşine adam taktırıyor. İşçilerin mücadelesini ve sendikal faaliyeti mafyavari yöntemlerle boğmak istiyorlar. İşçilerin karşısına dikilenler bunlarla da sınırlı değil. Hangi fabrikada işçiler zam talebiyle iş bıraksa karşısında polisleri buluyor. Öyle bir durum ki anayasal haklar rafa kaldırılmış durumda. Fabrika önünde buluşan işçileri polisler, beklemelerinin yasak olduğu, yolu işgal ettikleri bahanesiyle fabrikaya tıkmak istiyor. Bunun çare olmadığı durumlarda fabrika önüne çevik kuvvet yığılıyor, polisler kaldırımda bekleyen işçilere içeri girmedikleri durumda müdahale edileceği tehdidinde bulunuyor. Daha da ötesine gidilerek, polisler işçilerin içine giriyor, patronun sözcülüğünü yaparak işçileri verilen ücrete ikna etmeye çalışıyor.  İşçilerin eylemine desteğe giden, sendikal faaliyet yürüten sendikacılar patronların bir cümlesiyle gözaltına alınıyor. BİRTEK-SEN genel başkanı Mehmet Türkmen, patronların talimatıyla dört gün üst üste karakola ifade vermeye gitti. İşçiler işyeri önünde eylem yaparken desteğe giden Türkmen, patronun bir cümlesiyle zorla karakola götürülüyor. Gösteri ve yürüyüş kanunu bir yandan, sendikalar kanunu bir yandan çiğneniyor. Patronların bölemediği işçilerin birliğini kolluk kuvvetleri dağıtmaya çalışıyor.” “KOLLUK KUVVETLERİ SUÇ İŞLEMEKTEDİR” Avukat Duran; işçilerin sefalete, açlık ücretine karşı yürüttüğü mücadele, iş bırakma eylemlerinin tamamen meşru olduğunu ve Anayasaya ile ve kanunlarla güvence altına alındığını vurguladı. Duran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sendikaların işçilerin eylemlerine destek vermesi, işçilerle birlikte mücadele etmesi, sendikal faaliyet yürütmesi de tamamen meşrudur ve yasaldır. Asıl suç olan, hukuksuz olan işçilerin kullandığı anayasal hakkı gasp etmektir. İşçilerin zam talebiyle eylem yapmasının önüne geçmeye çalışan patronlar ve patronların talimatıyla hareket ederek işçilerin mücadelesini bastırmaya çalışan, sendikaların faaliyetini engellemeye çalışan kolluk kuvvetleri suç işlemektedir. Önümüzdeki günlerde bu suçları işleyenler hakkında suç duyurusunda bulunacağız. BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’e yönelik tehditlerin de takipçisi olduğumuzu ve gereken yapılana kadar takipte kalacağımızın bilinmesini isteriz." “SOYLU’NUN GELMESİYLE İŞÇİ EYLEMLERİNE MÜDAHALELER BAŞLADI” BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen ise şöyle konuştu: “Bildiğiniz gibi on gün önce Süleyman Soylu Antep’e patronların çağrısı üzerine geldi. Buradaki programlarından biri de Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nü ziyaret etti ve orada işverenlerle bir toplantı yaptı. Bu toplantıdan sonra üç haftadır devam eden işçi eylemlerine hiçbir müdahale olmazken Soylu gittikten sonra Boyar Kimya’dan başlayarak zam talebi için dışarı çıkan, demokratik ve barışçıl biçimde eylem yapan işçilerin her eylemine çevik kuvvet ve TOMA’larla dağıtmakla tehdit edilerek bununla da yetinmeyip hangi fabrikanın önüne gitsek patronun bir telefonuyla sendikacıları gözaltına aldırarak adeta işçilerin bu iş ve ekmek mücadelesini boğmaya çalışıyorlar. Şimdi bu kentin mülki amirine, yetkililerine ve yargı mensuplarına sadece şunu soruyoruz: Kimlerin bu ülkenin Anayasasında, yasalarında, yazılan kanunları Bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için geçerli ise eğer neden patronlar işçilere bu kadar hakaret ederken, sendikacıları tehdit ederken, sendikacıları gözaltına aldırırken, işçilerin haklarını yasa dışı şekilde gasp ederken harekete geçmeyen kolluk kuvvetleri bir sürü şikayete rağmen kılını kıpırdatmayan savcılar, yargıçlar, patronların şikayeti söz konusu olunca işçi ve emekçilerin ve elbette sendikaların demokratik, yasal faaliyetini bile engellemeye çalışıyorlar. Belki bugün bu iktidar döneminde yaratılan bu hukuksuzluk ve bu hukuksuzlukların yapanın yanına kar kaldığı bu atmosfer onlara cesaret veriyor olabilir ama bu devran değişecek. İşçiler, emekçiler, sendikalar bu ülkede emek ve demokrasi için mücadele edenler elbet bugün bu iktidarı da bu düzeni de değiştirecek ve bugün işçi sınıfına karşı bu suçları işleyenler bunun hesabını, bedelini ödeyecektir.”

Editör: TE Bilisim