İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik paylaşım nedeniyle CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın, 20 Ocak tarihinde polis eşliğinde ifadeye götürülmüştü. Aydın hakkında “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlarından 2 yıl 2 aydan 5 yıl 4 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak istemiyle iddianame hazırlanmıştı.Aydın hakkında açılan davanın ilk duruşması, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi’nin duruşma salonunda yapıldı. Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Turan Taşkın Özer, Genel Başkan Yardımcıları Gökan Zeybek, Asu Kaya, Gül Çiftci, Ulaş Karasu, Zeliha Aksaz Şahbaz, Suat Özçağdaş ve Aylin Nazlıaka, Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekilleri Nimet Özdemir, Engin Altay, Yunus Emre, Ali Gökçek ve Zeynel Emre, Parti Meclisi üyeleri Berkay Gezgin ve Berna Özgül, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile Cem Aydın’ın ailesi de izledi.
HEYET GELMEDEN KİMLİK TESPİTİ BAŞLADI
Duruşmada, mahkeme heyeti gelmeden kimlik tespitine başlandı. Üzerine Mahmut Tanal ve avukatlar, heyet gelmeden kimlik tespitine başlanmasına tepki gösterdi. Tartışmanın ardından Aydın yerine oturdu. Heyet gelince tekrar kimlik tespitine başlandı.
DERHAL BERAAT TALEBİ REDDEDİLDİ
Aydın’ın avukatları, husumet olmadığı yönünden ve savunmaya başlanmadan derhal beraat verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, iki talebin ayrı ayrı reddedilmesine karar verdi.
GERGİNLİK YAŞANDI: “CHP GENEL BAŞKANI’NA PARMAK SALLAYAMAZSINIZ”
Duruşma devam ederken Gürlek’in avukatı, “Akın Gürlek kadar, neyse demeyeceğim, iyi bir insan yok” dedi. Bu sırada izleyici tarafından “Başına taş düşsün” sesi yükseldi. Mahkeme başkanı, “Kim söyledi onu” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Engin Altay sözü üstlendi. Mahkeme başkanı, Altay’ın salondan çıkarılması talimatını vererek duruşmaya 5 dakika ara verdi. Gürlek'in avukatı ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında da tartışma yaşadı. O anlarda CHP’li milletvekilleri, “Sen CHP Genel Başkanı’na parmak sallayamazsınız” diye tepki gösterdi.
DURUŞMA, 20 HAZİRAN TARİHİNE ERTELENDİ
Aranın ardından duruşma başlarken, mahkeme başkanı, Engin Altay’ın dışarı çıkmasını talep ederek tekrarladı. Altay çıkmadı. Bunun üzerine mahkeme, ara kararını açıkladı. Aydın hakkındaki imza adli kontrol tedbirinin kaldırılması talebi kabul edilirken yurt dışı çıkış yasağının devamına karar verildi. Mahkeme, beyanlara müdahale olduğu gerekçesiyle Engin Altay’ın CMK 203 maddesi gereğince fezlekeye bağlanıp TBMM’ye gönderilmesine karar verdi. Duruşma, 20 Haziran tarihine ertelendi.
"TÜM GENÇLİĞİ TEMSİLEN BUGÜN BURADAYIM"
Duruşmadaki savunmasını "Bu davayı kişisel algılamıyorum. Bu sebeple de burada yalnızca 'Cem Aydın' adına savunma yapmayacağım. Ben, Türk gençliğinin, onur, adalet ve hürriyet mücadelesinin bir neferi olarak ülkemizin her yerinde mücadele ediyorum. Bugün burada da Türk gençliğini temsilen bulunuyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i müdafa ve muhafaza eden tüm gençliği temsilen bugün buradayım." sözleri ile başlayan Cem Aydın şöyle devam etti:
"ORTADA BİR SUÇ YOK"
"Burada, benim şahsımda, yıllardır işsizlikle, geleceksizlikle ve güvencesizlikle sınanan Türk gençliğinin yargılanmak istendiğini biliyorum. Bu ülkede geçmişte de gençler yargılandılar. Bu salonlar şüphesiz tarihe geçen savunmalara tanıklık etmiştir. Bir tanesine değinmek gerekirse: O savunma şöyle başlıyordu 'İddianameye karşı diyeceklerim mevcuttur' Böyle başlamak isterdim ancak benim iddianameye karşı diyecek çok bir şeyim yok. Çünkü ortada bir suç yok. Genel Başkanımızın meclis kürsüsü ve mitinglerinden oluşan, suç içermeyen bir video dolayısıyla buradayım.
"PARTİ POLİTİKALARIMIZI SAVUNMAK BENİM ASLI GÖREVİMDİR"
Genel Başkanımızın sözleri parti politikalarımızdır. Parti politikalarımızı savunmak benim asli görevimdir. Avukatlarım kısaca hukuki açıklamaları yapacaklardır. Suç işlediğimi düşünmüyorum. Ben sadece siyaset yaptığım için buradayım. Siyaset yaptığım için yargılanıyorsam burada bunu açmam gerekir. Neden siyaset yapıyorum? Neden gençliği savunuyorum? Anlatayım. Haksızlık karşısında susmayan, boyun eğmeyen Türk gençliğini savunmak benim boynumun borcudur, tarihsel görevimdir.
"Fedai Altun, Mert Akdoğan, Zeren Ertaş, Abdurrahman Özkul, Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Esila Ayık, tutuklanan işkence gören genç arkadaşlarım için buradayım"
Ben, doğup büyüdüğüm Beylikdüzü’nün Belediye Başkanı, burada tutsak bulunan Mehmet Murat Çalık’ın, adını ilçemizde yaşattığı ataması yapılmadığı için inşaatta çalışırken ölen öğretmen Fedai Altun için buradayım. Fedai Altun için siyaset yaptım. Sınavı geçtiği, mülakatta 115. olduğu halde elenen ve yaşamına son veren mülakat mağduru Avukat Mert Akdoğan için buradayım. Kaldığı devlet yurdunda ihmaller yüzünden hayatını kaybeden Zeren Ertaş için burdayım. Başka Zeren’ler ihmallerle hayatını kaybetmesin diye siyaset yapıyorum. Okulda olması gerekirken çalışan ve kolunu makineye kaptırarak hayatını kaybeden 14 yaşındaki Abdurrahman Özkul için buradayım. Sokak ortasında katledilen Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner için buradayım. Onlar için siyaset yapıyorum. Hasta haliyle tutsak edilen Esila Ayık için buradayım.
19 Mart’ta, Saraçhane’den tüm Türkiye’ye 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' dedikleri için tutuklanan, şiddet ve işkence gören, bayram
olduğu halde ailesinden ve okulundan koparılan genç arkadaşlarım için buradayım. Onların mücadelesi benim mücadelemdir. Atanmayan öğretmenleri, çocuk işçileri, hayattan koparılan, şiddet gören, öldürülen kadınların hakkını savunmak için buradayım. Çünkü bugüne kadar hep onlar için siyaset yaptım. 16 yaşımdayken, Ergenekon ve Balyoz kumpası davalarında yargılananlara destek olmak için geldiğim Silivri’de, 29 yaşında sanık sandalyesinden sesleniyorum: Ben buradayım ve hiçbir yere gitmiyorum.
Avukatlarımın taleplerine rağmen şahsıma uygulanan adli kontrol tedbiri ve yurtdışı çıkış yasağı ısrarla kaldırılmıyor. Sebep nedir? Kaçma şüphesi. Cumhuriyet Halk Partisi gençliğinin bir neferi olarak, vatanımı asla terk etmeyeceğim net olduğu halde, anlamsız bir uygulamada ısrar ediliyor. Oysa, bizim geleneğimizde ve tarihimizde asla kaçmak, ülkesini terk etmek yoktur. Biz bu uzun yola geri dönmek ya da kaçmak için çıkmadık. Türkiye’nin en eski ve en köklü gençlik örgütü, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları’nın Genel Başkanı olarak, söyleyeceklerimin kayda ve tarihe geçmesini istiyorum.
"YALNIZ OLMADIĞIMI BİLİYORUM"
Benim şahsımda yargılanmak istenen, Türkiye’deki gençlik hareketidir, gençlerin siyaset yapma, fikir ve görüş belirtme özgürlüğüdür. Ben, ülkemizin, Kurtuluş Savaşı’mızdan, demokrasi mücadelemize kadar, görkemli gençlik hareketi tarihinde milyonlarca sıra neferinden biriyim.
Kurtuluş Savaşı’mızın kahramanlarından Tıbbiyeli Hikmet’in, Demokrasi şehidimiz Turan Emeksiz’in günümüzdeki takipçisiyim. Hakkımda, haksız bir şekilde adli kontrol tedbirinin alındığı gün söylediğim gibi; Sabah imzamı atıyorum, ardından Yozgat’a gidiyorum, Mersin’e, Van’a, Kayseri’ye gidiyorum. Evet ben her hafta 3 sabah imzamı attım. Sonra gittim il il milyonların imza atması için çalışmalara imzamı attım. Sabahattığım her imza gittiğim illerde binlerce, onbinlerce imza oldu. Ülkemizin dört yanında, Cumhuriyet Halk Partisi gençliğiyle birlikte siyaset yapıyorum. Yapmaya da devam edeceğim. Milyonlarca gençle birlikte, ülkemizin her yerinde, Silivri zindanında tutsak tutulan, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’na ve yol arkadaşlarımıza özgürlük için siyasi mücadeleme devam edeceğim. 15 yaşımdan itibaren başladığım Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak sürdürdüğüm siyasi yaşamımın geri kalanında da Türk gençliğinin siyaset yapma hakkını sonuna kadar müdafa edeceğim. Yalnız olmadığımı biliyorum. Kalbi vatan ve halk sevgisiyle dolu milyonlarca genç arkadaşımın yanımda
olduğunu biliyorum.
"SON SÖZÜM ŞUDUR: 'EGEMENLİK, KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR"
"Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in neferleri olan bizleri, terörle ya da yüz kızartıcı herhangi bir suçla itham etmeye kimsenin gücü yetmez. Mücadelemizin bir bedeli varsa, bu bedeli ödemeye hazırız. Ülkemiz için var gücümüzle, çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz.
Milletimizin, gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili olmaya devam edeceğiz. Atatürk’ün evlatları olarak, mücadelemizi kazanacağız.
Ülkemiz, bir gün herkesin yüzünün güldüğü, adil ve müreffeh bir ülke olacak. Unutmayın: 'Millet büyüktür' Son sözüm şudur: 'Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir."
ANKA