(ANKARA) - Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'nun 9 Haziran 2022'de açıklanan enflasyon oranlarını protesto amacıyla TÜİK önünde düzenlediği basın açıklaması nedeniyle konfederasyon üyelerinin yargılandığı davanın duruşmasına devam edildi. Duruşma 25 Haziran 2024 tarihine ertelenirken, Birleşik Kamu-İş Genel Sekreteri Özgür Aras, "Bu dava açlığa mahkum edilen emekçilerin davasıdır, asla teslim olmayacağız" dedi.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu üyelerinin, TÜİK’i protesto ettikleri için “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan yargılandıkları davanın duruşması, Ankara 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşma 25 Haziran 2024 tarihine ertelendi.
Birleşik Kamu-İş Genel Sekreteri Özgür Aras, Genel Örgütlenme Sekreteri Şükrü Balun, Birleşik Kamu-İş Ankara İl Başkanı Doğan Dağdelen, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ve MYK üyeleri, Eğitim-İş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan, bağlı sendikaların şube başkanları ve üyeleri, duruşma sonrası Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yaptılar.
Genel Sekreterimiz Özgür Aras, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Konfederasyonumuz 9 Haziran 2022’de açıklanan enflasyon oranlarını protesto için TÜİK önünde eylem yapmak istemiştir. Ancak eylem polisin sert müdahalesiyle karşılaşmış, sonucunda o dönemki genel başkanımız, genel mali sekreterimiz, şube başkanlarımız gözaltına alınmış sonrasında haklarında dava açılmıştır.
TÜİK’in verilerle oynamasıyla suç işlediğini söylüyor bugün burada arkadaşlarımızın değil TÜİK yöneticilerinin yargılanması gerektiğini söylüyoruz.
TÜİK hesap oyunlarıyla enflasyonu düşük göstererek uzun süredir milyonlarca memur, işçi, emekli ve dar gelirlinin enflasyon karşısında ezilmesine, yoksullaşmasına, açlığa ve sefaletine neden olmaktadır.
TÜİK’in enflasyon oranlarını gerçeği yansıtmadığı bilinmesine rağmen ücret ve maaş zamlarında halen TÜİK oranları kullanılmaktadır.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; gerçeklerden uzak veri açıkladığı gerekçesiyle TÜİK önünde yapmak istediğimiz eyleme polisin orantısız güç kullanarak müdahale etmesini en temel sendikal hak ve özgürlüklerden biri olan protesto hakkımızın gasp edilmesi olarak değerlendiriyoruz. Mücadele arkadaşlarımızın sonuna kadar yanında olduğumuzu belirtiyoruz.”
