Gezi Davası'nda Verilen Cezalar Taksim'de Protesto Edildi
ABSÜRT İTHAMLA CEZA VERİLDİ: Gezi Parkı, park olarak kalsın diye, Taksim Dayanışması bileşenleri ile birlikte ilk günden itibaren Mimarlar Odası adına mesleki ve yasal girişimleri başlatan Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Kurulu Sekreteri Mimar Mücella Yapıcı, mevcut yasa ve yönetmeliklere uymayan kararlara karşı Şehir Plancıları Odası Başkanı olarak itiraz dilekçeleri yazan Şehir Plancıları Odası Dönem Başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası’nın yetkili avukatı olarak Gezi Parkı’na dair bütün davaları açan ve takip eden avukat Can Atalay ile birlikte bu hukuksuz davada yargılanan Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin 18’er yıl ağır hapis ile cezalandırıldığı, 4,5 yıldır kanıtsız, tanıksız hapis yatırılan ve hepsinin ötesinde ‘Gezi sürecinde parka birkaç kez uğradım’ diyen Osman Kavala’nın ise Gezi üzerinden ‘darbeye teşebbüs’ gibi absürt bir itham ile ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezası aldığı bir ülkenin yurttaşları haline geldik.
DOĞAYA SAHİP ÇIKANLARIN DÜŞMAN GÖRÜLDÜĞÜ ÜLKE HALİNE GELDİK: Polis tutanaklarına göre en az 3,5 milyon insan, yani Gezi’ye gelen, destekleyen, mesaj atan, börek getiren, revir kuran, kütüphane yapan, yeryüzü sofrası açan, şarkı söyleyen, tiyatro sergileyen, dans eden, hatta ağaçlara sarılan milyonların ‘müebbet ve ağır hapis cezaları’ ile korkutulmaya çalışıldığı bir ülke haline geldik. Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bir rejimde, demokrasinin, kuvvetler ayrılığının ve en temel anayasal haklanın yok sayıldığı bir ülke haline geldik. Sadece Gezi Parkı’na değil, Kazdağları’ndan Cerattepe’ye, Kuzey Ormanları’ndan Salda Gölü’ne kadar yeşile, doğaya sahip çıkan gençlerin ve çevre örgütlerinin düşman görüldüğü bir ülke haline geldik.
SES ÇIKARANLARIN VATAN HAİNİ GÖRÜLDÜĞÜ ÜLKE: Gezi Parkı’na sahip çıktığı için, ‘Yaşamıma daha fazla karışma’ dediği için Gezi Direnişi sırasında polis şiddetiyle hayatını kaybeden gençlerin katillerinin aklandığı, bu vahşete isyan edenlere hapis cezaları verilebildiği bir ülke haline geldik. Gezi’de gür sesleriyle ‘Biz de varız’ diyen kadınların, LGBTİ+ bireylerin taleplerinin yok sayıldığı, cinayetlere kurban gitmelerine ses çıkarılmasının engellendiği bir ülke haline geldik. İşçilerin ekmeğine, köylülerin ürününe sahip çıkmasının istenmediği, hayatın pahalı, emeğin ucuz olduğu bu düzenin sorgulanmasının, emeğinin karşılığını talep etmek için ses çıkaranların vatan haini olarak görüldüğü bir ülke haline geldik.”
Bunlar da ilginizi çekebilir